HEMŞİN OYUNU
Hemşin horonu, yörede yaşayan “hemşinliler” tarafından oynanan bir
oyundur. Daha çok sahil kesmi , Hopa civarında, halka yapısı
içerisinde, genellikle tulum eşliğinde oynanır. Oyun 7/8 ritimle
(7/8’lik) oynanır.
Artvin civarlarında, bir düğünde gençlerden kurulu bir oyun ekibinin,
gösterisinde oyunun oynandığı yerin tahtadan; yani ağaçtan yapılan bir
zemin üzerine sertçe vurmaları, sıçrayıp düşmeleri sonucunda sahnenin
çökmesi, bir benzetme ile oyuna “Atom” denmesine neden olmuştur.
Hemşin oyunu, yine kendi komutlarıyla yönlendirilir. Örneğin: Siya,
siya-Savuş, savuş-Geldum, geç-Geçte,dura-Geldi Hemşin gibi tabirlerle
söylenip belli bir sayı ile oyuncular sınırlanamaz. Oyunun oldukça sert
ve akıcı olması, yöre oyunlarının tipik örneğidir. Oyun, yalnız
erkekler tarafından oynanır.
KARABAĞ
Yöremizin coğrafi konumu , arazi ve iş gücünün çok zorlu şartlar
içerisinde yapılması nedeni ile hayırlı işler, kız köçürme, oğlan
evlenmelerde düğün ve nişan gibi törenler genelde iş gücünün az olduğu
güz aylarına bırakılır. Ancak, “gönül ferman dinlemez” deyiminden yola
çıkan bir genç oğlan, bir kıza deli gibi vurulur. Kara sevdaya düşer.
İş, güç, yaz, kış, bahar, dinlemez; yaz aylarında aile büyüklerini kız
evine elçiliğe gönderir. Fakat, yukarıda bahsettiğimiz gibi tabiatı ile
kız evi büyükleri, “yaylalar insin, bağlar bozulsun hele bir bakalım”
gibi sebeplerle geri çevrilir. Yaylaların bozulması, bağlardaki hasatın
toplanması, kız hazırlığının tamamlanması, karşı dağlara kar yağması ile
belli olurmuş. Aşık genç, hergün kalkıp dağlara bakarmış; kar ne zaman
yağacak diye Nihayet bir sabah kalkar ki, karşı dağlara kar yağmış;
gencin aşırı haz duyması ve sevinci ile dağa doğru “kara bak! Karabağ”
diyerek, hem oynayıp hemde bağırarak dağa doğru koşmasıyla sevincinden
kaynaklanan bir aşık oyunudur. Karadağ, tema olarak Azeri kökenli olup,
aynı sevinci paylaşan kızın da öyküsünü konu olarak, karşılıklı oynanan
bir oyundur. Oyunu ilk kuran kişi bilinmemekte, oyun bir kız-bir
erkek tarafından solo gösteri nitelikli, beğenme, beğenilme sevgi ve
aşkı konu alır. Düğün ve özel eğlencelerde çok oynanır. Belli sayı
sınırlamadan, isteyen kızlı-erkekli kalkıp oynarlar.
KOBAK
Kobak bölgemizde bir köy adıdır. Oyun halka yapısı biçiminde
genellikle tulum eşliğinde erkekler tarafından oynanır. Bu oyun Yusufeli
ilçemizin yakınında Kobak köyünden adını almıştır. Oyun içerisinde,
belli bir yerde, ezgi değişir ve bu bölümde türkü söylenir. Sonra tekrar
oyun müziğine geçilerek, oyuna devam edilir. Oyunun kaynaklanması
Çoruh nehri ile de ilgilidir. Oyun içerisinde bazı figürler, Çoruh nehri
üzerinde kürek çekme hareketlerini gösterir.
Kobak oyunu, belli başlı komutlarla, Topal, topa-İşle, işle-üç vur
sağa, üçte sola çek kürek çekha vurdu kobak gibi terimlerle kendine özgü
bir oyundur. Oyun, halk arasında sıkça olarak genelde erkekler
tarafından oynanır; kız-erkek karmada oynanabilir. Daha çok düğünlerde
harmanda oynanır. Belli bir sayı sınırı yoktur. Oyun, halka yapısı
biçiminde oynanır. Oyun, ismini bir köy adıyla almıştır. Oyunu ilk kuran
kişinin o köyden olması gibi, kesin bir bulgu yoktur.
KOÇERİ-KOÇÇARİ
Koçeri, adını bir erkek isminden almıştır. Bu kişi , çok gezen, çok dolanan, yerinde durmayan bir kişidir.
Hâlende günümüzde çok gezenlere derler ki tabiri caize “Koçeri misin,
ne gezip duruyorsun?” Bölgede, genç kızların bir kahramana olan duygu
ve çağrısını dile getirir bir oyundur. Genç kızların bir koçeriye
vurulmasıyla onun gördükleri zaman beğenilmek maksadıyla oynadıkları bir
oyundur. Oyun oynanırken bu kahramanı da şöyle davet ederler. “Oy
ninni koçeri, sallanda gel içeri” diye oynanıp söylenerek, mısralarla
kahramanı davet ederler.
Oyun, halay yürüyüşü gibi başlar; hızlanma çapraz ve çöküş
figürlerinden oluşur. Oyun, halka yapısı biçiminde oynanıp belli bir
sayı sınırı yoktur. Oyunu kuran kişi (Koççari) isimli bir erkek
olduğu araştırılmış olup, genç kızların bu koççariye karşı
duygularını dile getirmeye çalıştıkları bir oyundur.
MENDO BARI
Araştırmalara göre “Mendo”, bir erkek ismidir. Aynı kişinin,
oyunu, kendisinin uyarladığı bilinmektedir. Kişinin, haz duyarak
oynadığı söylenmektedir. Oyun ağır hareketlerle başlar; birden hızlanan
bir tempo ile devam eder. Oyun içerisinde çok yönlü dönüşler olup, tek
sıra bağımlı ve sağ yöne çizilen yay üzerinde oynanır. Oyunun içindeki
üçleme figürleri, diğer oyunların bir çoğunda görülen tipik
figürlerinden biridir. Yürüyerek ayak çekme, üçleme, çöküş gibi
figürlerin belli bir sırayı takip ederek, yavaş ve hızlı bir şekilde
oynanmasından oluşur. Oyun, kişinin adını konu alan bir oyundur. Oyun,
kızlı-erkekli veya yalnız erkekler tarafından da oynanır. Oyun kişinin
kendini gösterme amacı ile daha çok düğünlerde oynanır.
SARI ÇİÇEK (SARI KIZ)
Sarı çiçek, yörede çok yaygın bir oyundur. Yörede, sarı kızın,etkin
olması konusunda birçok rivayetler vardır. Ancak bunlardan biri, en
sağlıklısıdır. Yaptığımız araştırmalara göre 1124 senesinde Çoruh
boylarında yerleşen Hıristiyan Kipçak Türklerini, müslüman yapmak
maksadıyla Mısır’dan, adı “Şehsan” olan Şeyh, kuvvetleri ile Çoruh
vadisine gelirler. Orada bulunan Benek hakimin,sarışın,gökyüzü kadar
güzel,sarı saçlı kızını görünce aşık olur. Şehsan ile kızın arasında
büyük bir aşk başlar. Kız, müslümanlığı kabul eder; ancak, babası buna
asla razı olmaz. Kızın babası Şehsan’ın kuvvetleri ile çarpışmaya
başlar. Benek hakimi üstün kuvvetleri ile çarpışma sonucunda Şehsan’ın
ordusunu bozguna uğratır. Şehsan sevgilisini yanına alarak, tüm ordusu
kılıçtan geçirilir.
Şehsan ve sevgilisi sarı kız, kurtulma ümidi ile dağın yamaçlarına
doğru kaçmak isterler. Benek hakimi askerleri tarafından görülür ve
peşlerine düşülerek şehit edilirler.
Oyunun bu olaydan kaynaklandığı, Şehsan’ın sevgilisi Sarı kızın
nazı ve sonra aşklarının birleşmesi arasındaki öyküyü temsil ettiği
kabul edilir. Oyun, düğün ve daha çok eğlencelerde oynanır. Bir
kız, bir erkek tarafından sevgiyi, aşkı ve naz yapmayı konu
almıştır.
SOL AYAK
Bu oyun kendisini pek göstermemiş yani tanınmamıştır. Tulumla
oynanır. Sol ayakdenmesinin sebebi Erenköy de sol ayağı topal bir
kadının bu oyuna olan düşkünlüğü ve çok iyi oynayışı nedeni iledir.
Yaygın değildir. Erenköy, Moğun, Uçer, Kivi gibi köylerde oynanır.
Oyunun komutları sol ayakta verilir. Tek sıra veya yarım daire
şeklinde oynanır. Kulağa hoş gelen bir müziği vardır. Çalgı
kesinlikle tulumdur. Komutlar koppa , sağlı sollu ile, dura gibi
verilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder